İçeriğe geç

La ilâhe illallahu vahdehula şerikeleh lehül mülkü ve lehül hamdu ve huve ala külli şeyin kadir anlamı nedir ?

Bir Cümle, Bir Dünya: Kültürler Arasında Dolaşan Bir İfade

Bazı sözler vardır; bir defa duyarsınız ama içinizde uzun süre yankılanır. Kimi zaman bir yaşlının dudaklarından dökülür, kimi zaman bir kalabalığın içinde ritmik bir tekrar olarak kulağınıza çarpar. Anlamını sorduğunuzda ise sadece kelimelerin karşılığını değil, o kelimelerin taşıdığı hayatı, inancı ve kimlik duygusunu da merak edersiniz.

“La ilâhe illallahu vahdehula şerikeleh lehül mülkü ve lehül hamdu ve huve alâ külli şeyin kadir” tam da böyle bir ifadedir.

Bu yazıda bu cümleyi yalnızca bir “dua” ya da “zikir” olarak değil; ritüeller, semboller, ekonomik ilişkiler, akrabalık yapıları ve kimlik oluşumu bağlamında ele alacağız. Bunu yaparken belirli bir uzman rolüne bürünmeden, farklı kültürleri anlamaya çalışan bir insanın merakıyla ilerleyeceğiz.

La ilâhe illallahu vahdehula şerikeleh… Anlamı Nedir?

Kelime Kelime Anlam

Bu ifade İslam kültüründe sıkça tekrar edilen, derin sembolik anlamlar taşıyan bir zikirdir. Türkçe karşılığı şu şekildedir:
– La ilâhe illallah: Allah’tan başka ilah yoktur.
– Vahdehu: O tektir.
– La şerike leh: O’nun ortağı yoktur.
– Lehül mülk: Mülk (egemenlik) O’nundur.
– Ve lehül hamd: Hamd (övgü) O’na aittir.
– Ve huve alâ külli şeyin kadir: O, her şeye gücü yetendir.

Bu anlam, sadece teolojik bir inancı değil; aynı zamanda evren, güç, otorite ve insanın bu yapı içindeki yerini tanımlayan bir dünya görüşünü yansıtır.

Antropolojik Perspektiften Bir Zikir

Ritüeller ve Tekrarın Gücü

Antropolojide ritüeller, toplumların kendilerini yeniden üretme biçimlerinden biridir. Bu zikir, bireysel olarak söylense bile çoğu zaman toplu bağlamlarda karşımıza çıkar: camilerde, cenazelerde, bayram sabahlarında, hatta gündelik konuşmaların arasında.

Tekrar, burada sadece ibadet değildir. Aynı zamanda:
– Belleği canlı tutar
– Ortak bir ritim yaratır
– Topluluk hissini güçlendirir

Afrika’daki sözlü kültürlerde ataların isimlerinin tekrar edilmesiyle, Orta Asya’daki destan anlatılarıyla ya da Latin Amerika’daki ilahi korolarla benzer bir işlev görür. Hepsinde ortak olan şey, sözün topluluğu bir arada tutmasıdır.

Semboller, Güç ve Ekonomik Sistemler

“Lehül mülk”: Mülkiyetin Kime Ait Olduğu Meselesi

“Lehül mülk” ifadesi antropolojik açıdan özellikle dikkat çekicidir. Çünkü mülkiyet kavramı, her toplumda farklı şekillerde anlamlandırılır.
– Kapitalist toplumlarda mülk bireye aittir
– Kolektif toplumlarda mülk topluluğa
– Dini toplumlarda ise nihai mülkiyet çoğu zaman ilahi bir otoriteye atfedilir

Bu ifade, insanın sahip olduklarını geçici görmesini teşvik eder. Sahip olmak yerine emanet fikrini öne çıkarır. Antropolog Marcel Mauss’un “armağan ekonomisi” kavramında olduğu gibi, burada da mülkiyet mutlak değil, dolaşımdadır.

Bu bakış açısı ekonomik davranışları da etkiler:
– Paylaşma kültürü
– Sadaka ve zekât uygulamaları
– Tüketimde ölçülülük

Akrabalık, Topluluk ve Kimlik Oluşumu

Dil Yoluyla Kimlik İnşası

Bu zikir, sadece bireyin Tanrı ile ilişkisini değil, diğer insanlarla kurduğu bağı da şekillendirir. Aynı ifadeyi bilen, söyleyen ve hisseden insanlar arasında görünmez bir bağ oluşur.

kimlik burada biyolojik ya da hukuki bir aidiyetten ziyade, kültürel ve duygusal bir birliktelik anlamına gelir.

Saha çalışmalarında sıkça rastlanan bir durumdur:

Farklı coğrafyalarda, farklı dilleri konuşan Müslüman topluluklar bu ifadeyi aynı Arapça formuyla kullanır. Bu, dilin ötesinde bir kültürel süreklilik yaratır.

Kültürel Görelilik ve İnanç İfadeleri

Tek Bir Anlam mı, Çoklu Okumalar mı?

Antropolojinin temel ilkelerinden biri kültürel göreliliktir.

Bu bağlamda, La ilâhe illallahu vahdehula şerikeleh lehül mülkü ve lehül hamdu ve huve alâ külli şeyin kadir anlamı nedir? kültürel görelilik sorusu bize şunu hatırlatır:

Bu ifade:
– Bir toplum için derin bir teslimiyet sembolü olabilir
– Bir başkası için ahlaki bir pusula
– Bir diğeri için kolektif hafızanın parçası

Endonezya’da bu zikir daha yumuşak, melodik bir ritüelle söylenirken; Orta Doğu’da daha yüksek sesli ve vurgulu olabilir. Anlam aynı kalır, deneyim değişir.

Disiplinler Arası Bağlantılar

Psikoloji, Sosyoloji ve Antropoloji Arasında

– Psikoloji: Tekrar edilen sözlerin sakinleştirici etkisi
– Sosyoloji: Ortak sembollerin toplumsal düzeni sağlaması
– Antropoloji: İnancın gündelik hayata nasıl sızdığı

Bir saha çalışmasında, yaşlı bir kadının bu zikri pazarda tezgâh açmadan önce mırıldandığını duymuştum. Ona nedenini sorduğumda, “Düzen olsun diye” demişti. Bu cevap, akademik bir tanımdan çok daha öğreticiydi.

Bugünden Yarına: Ne Düşündürüyor?

Sorularla Kapanış

– Bu tür ifadeler modern dünyada nasıl yeni anlamlar kazanıyor?
– Dijital çağda ritüeller nasıl dönüşüyor?
– İnanç dili, farklı kültürler arasında empati kurmanın bir aracı olabilir mi?

Belki de bu cümle, sadece bir inancı değil; insanın evrendeki yerini sorgulama cesaretini hatırlatıyordur.

Son Bir Düşünce

Bu ifade, bir toplumun Tanrı anlayışını olduğu kadar, güçle, mülkiyetle, toplulukla ve benlikle kurduğu ilişkiyi de yansıtır. Antropolojik bakış, bize şunu öğretir:

Bir cümleyi anlamak, bazen bir kültürü anlamaya açılan kapıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
betci