İçeriğe geç

Tereciye tere satılmaz nedir ?

Tereciye Tere Satılmaz: Gerçekten Ne Demek İstediğimiz?

İstanbul’un yoğun trafiğinde, sabah işe gitmek için evden çıktığımda gözlerim her zaman bir noktada kaybolur. Aslında kaybolmak derken, düşüncelerimin peşinden gitmek demek istiyorum. Dün akşam ofiste yaptığım konuşmayı, bir müşteriye verdiğim cevabı ve aslında o cevabın doğru olup olmadığını kafamda döndürüp durdum. Ama bir şey var ki, kafamda dolaşan en belirgin düşünce şu oldu: Tereciye tere satılmaz. Bu deyim, her ne kadar kulağa basit bir ifade gibi gelse de, aslında daha derin anlamlar taşıyor. Peki, nedir bu deyim? Hangi durumlarda kullanılır? Bunu anlamak, belki de hepimize bir şeyler anlatabilir.

Tereciye Tere Satılmaz: Geçmişi

Bu deyim, aslında Türkçe’de oldukça eski bir anlam taşıyor. “Tereciye tere satmak” ifadesi, gereksiz yere bir şeyi zaten bilen veya sahip olan birine sunmak anlamına gelir. Deyimin kökeni, taze tere satmak gibi bir durumla ilgili bir benzetme yapar. Zira tere, Osmanlı döneminde özellikle köylüler tarafından yaygın olarak tüketilen bir otmuş. Yani, tereyi zaten kullanan birine, ondan daha fazla tere satmanın hiçbir anlamı yoktur. Kısacası, kimseyi kendi bildiği ya da sahip olduğu bir şeyle “ikna” etmeye çalışmak gereksizdir, boşuna zaman kaybıdır. Bu deyim, Türk halkının keskin gözlemlerinden biridir, günümüzde bile hala geçerli bir tespit olarak kullanılmaktadır.

Bugün Tereciye Tere Satılmaz

Günümüz dünyasında bu deyimi kullandığımızda, aslında çoğu zaman şu şekilde ifade etmiş oluyoruz: “Kimseye zaten bildiği bir şeyi anlatmaya çalışmak boşuna bir çaba.” Bu, hayatımızın farklı alanlarında karşımıza çıkar. Örneğin, iş hayatında, bir müşteriyle ya da bir iş arkadaşınızla konuşurken, bazen aslında onların zaten bildiği bir konuyu tekrar tekrar anlatıyoruz. Ne kadar haklı olduğumuzu, ne kadar bilgili olduğumuzu göstermek istiyoruz. Ama bu bir noktada karşı tarafa hem zaman kaybı hem de gereksizlik hissi yaratıyor. Örneğin, ofiste geçen hafta yapılan toplantıdan sonra takım arkadaşım Zeynep bana şunu söyledi: “O konuda zaten herkesin fikri var, neden tekrar ettin?” Evet, haklıydı. Çünkü aslında hepimiz o konuda aynı fikirdeydik, ama bir şekilde kendi bildiğimi anlatma çabası içerisine girmişim.

Hatta bazen kendimizi daha fazla göstermek ya da onay almak için bu tür tekrarlar yapabiliyoruz. Ama “tereciye tere satmak” aslında tam olarak buna işaret ediyor. Bir konuda zaten deneyimi olan birine, ondan daha fazla bilgi vermek veya başka bir konuda onu ikna etmeye çalışmak çoğu zaman gereksizdir. Bu durumun, bazen iş hayatındaki verimliliğimizi düşürebileceğini fark etmek, insanın biraz daha öz eleştiri yapmasını sağlıyor.

İş Hayatımda Tereciye Tere Satılmaz

Geçen gün, ofiste bir proje üzerinde çalışıyorduk. Proje yöneticimiz, bir konuda çok tecrübeli olan bir meslektaşımızı yanına alarak birkaç öneri yaptı. O an, ne kadar gereksiz bir müdahale olduğunu fark ettim. Zira o kişinin zaten o konuda çok fazla tecrübesi vardı ve eklemek istediği bir şey yoktu. Ama yine de proje yöneticimiz, onun görüşünü almak için ısrarla konuşmaya devam etti. Tereciye tere satmak gibi bir durumdu, herkesin bildiği ama bir türlü söylenmeyen bir gerçek vardı. Sonuçta, ne söylediyse o kişi zaten çoktan fark etmişti, yalnızca süreci daha hızlı ilerletmeye çalışıyordu.

Bu tür durumlar, hem zaman kaybına neden olabiliyor hem de bazen gereksiz tartışmaların çıkmasına yol açabiliyor. Bir projede herkesin alanında uzman olduğu bir noktada, “çalışmalarını gözden geçirme” ya da “yeniden anlatma” çabaları bir anlam ifade etmiyor. O yüzden bazen susmak, gerektiği kadar bilgi sunmak çok daha değerli olabiliyor.

Tereciye Tere Satmanın Duygusal Boyutu

İş hayatından ziyade, özel yaşamımızda da bu deyimin geçerli olduğunu görüyorum. Örneğin, bazen yakın arkadaşlarıma bazı şeyleri anlatmaya çalışıyorum. Onlar zaten o konuda benim kadar bilgi sahibiler, ancak yine de sürekli kendi düşüncelerimi aktarmaya çalışmak ve onları ikna etmeye çalışmak, aslında birbirimize olan saygıyı zedebilir. Çünkü bir noktada, kendini tekrarlamak, karşındakini “öğretmeye çalışmak” yerine, dinlemeyi ve anlamayı seçmek çok daha önemli. Çünkü hepimiz kendi deneyimlerimize değer veriyoruz ve kimse kendisine sürekli olarak yeni bir şey öğretildiğini hissetmek istemez.

Gelecekte Tereciye Tere Satılmayacak

Gelecekte, bilgiye dayalı yaşamımızda, her şey daha dijitalleşip hızlandıkça, belki de tereciye tere satılmak durumu daha da büyüyecek. Artık her an elimizde her türlü bilgi var ve bu yüzden gereksiz bilgi akışının önüne geçmek, zamanımızı daha verimli kullanmak çok daha önemli olacak. Bu bağlamda, her şeyin hızla değiştiği dünyamızda, doğru zamanda doğru kişilere bilgi sunmak, aslında başarılı olmanın anahtarı olacak. Herkes her konuda uzmanlaşmak zorunda değil, ve bazen en iyi çözüm, konuyu derinlemesine ele almak değil, doğru kişilerle paylaşmak olacak.

Sonuçta, “tereceye tere satılmaz” demek, basit bir deyimden çok daha fazlasını anlatıyor. Bir şeyi gerçekten değerli kılmak için, doğru zamanı ve doğru kişiyi bulmak gerekiyor. Zamanın kıymetini bilerek, gereksiz çabaların önüne geçmek, aslında hayatımızı çok daha verimli ve anlamlı kılabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
betci